'NE GEZDİ ADAMLAR' PROGRAMLARI inceleme yazısı


Yemek yerken televizyon seyreden aile üyeleri arasında şöyle bir konuşma geçti;
Ben: Yaa tam benim yapacağım iş şu gezi programcılığı.. Bir gün olur muyum ki?
Anne : Her kanal çıkardı bir tane. Ne o kız Ezgi Sertel mesela..
Ben : Bla bla bla (dedikoduuu dedikodu)



  Annemin söylediği program her ne kadar gurme programıyla gezi programının bir harmanı olsa da azıcık araştırınca "Her kanal çıkardı bir gezi programı" kısmında tamamen haklı olduğunu görüyorsunuz. Bir zamanların Acun'unun da buralardan başladığını düşününce olay çoook eskilere dayanıp muhtemelen "Bu işte iyi reyting var"diyenlerce türetilip almış başını gitmiş.

  Bu programların iyi yanı yorulmadan bir sürü yer gezmek oluyor. Kötü yanıysa her yenilen yemekte, her güzel manzarada kıskançlık damarınızı tutamayıp'ah o gemide ben de olsaydım' modlarına girmeniz. Bu programlar olaya biraz daha renk katmak için sunucusundan, yemek gurmeliğinden ve benzer faaliyetlerden yararlanabiliyorlar. Bildiğim birkaç tane programı buralara not edeceğim. Gün gelip de okuyunca 'vay be ne programlar vardı' demek için...
 
GEZELİM GÖRELİM - Nuray Yılmaz (teyzenin adını bu yazı için öğrendim desem)



 Bence bu işin duayeni, bu işin Zeki Müren i ..daha nasıl anlatsam bilmem. Benim gibi çok kişi vardır annesi babası seyrettiği için seyretmek zorunda kalan. Ama yıllar geçince anlıyorsunuz ki içinizde bambaşka bir yer etmiş köy köy dolaşan bu teyze. Ben ergenken bu teyze olmak istiyordum. Ama korkmayın bu yeni bir blog olup çıkmayacak :)
  Nuray teyze hiç üşenmeyip köy köy dolaştı. Kışın kat kat giymiş, burnunu kızarmış ama kendine güvenen halleriyle asla acıma uyandırmayan bir program yaptı kendisi. Gittiği yerlerde yemek yapan teyzelerle onları aşağılamadan sıcak bir şekilde iletişime geçti. Dediğim gibi anılarımda yeri olan bir programdır.

BAM TELİ - Tayfun Talipoğlu 
  
  Özellikle dinlendirici sesi ve şiirsel anlatmıyla aklımda yer etti Tayfun Amca.. Yine insanlarla kurduğu samimi diyalog kilit noktasıydı programın. Ölümünü çok haber yaptılar ama tabiki çok da iyi şeyler söylemediler. Önce övgüler başladı şöyle iyiydi böyle iyiydi. Sonrasında da zayıflama haplarıyla mı öldü vs vs.. Hakkını çok da ödeyemediğimiz bir program oldu.


GÜLHAN'IN GALAKSİ REHBERİ - Gülhan Şen

Gülhan ciddi anlamda sevimli bir kız. Seyretmeye başladığında bırakamamanın en önemli nedeni de bu. Ama böyle hani sevimli olayım da para kazanayım sevimlisi değil, yüzündeki gülümseme asılı duran bir gülümseme değil..(yine bana göre). Enerjik yani. Bu programsa köy köy dolaşarak değil de yabancı ülkelerde yapılıyor. Gülhan'ın dil bilmesi ve o insanlarla kurduğu iletişim de programa bir artı kazandırıyor. İnsan anlıyor ki gezi programcısı olacaksan insanlara sıcakkanlılığını hissettireceksin. Ben de anlıyorum ki benden gezi programcısı olmaz :(


AYRICALIKLI ROTALAR - Saffet Emre Tonguç 

  Bu programları ciddi olarak sevdiğimi farketmemi sağlayan programdır. Saffet Emre Tonguç genellikle yabancı ülkeleri geziyor ve oraları devrik cümlelerle dolu bir şekilde tanıtıyor. Ama bu garip bir şekilde rahatsızlık uyandırmaktan öte sanki elinize bir kitap almışsınız da okuyormuşsunuz gibi bir duygu uyandırıyor. Başta biraz önyargı uyandırsa da ilerleyen kısımlarda verilen bilgilerle 'vay be' dedirten hoş bir program oluyor.


ÇOK GEZENTİ - Burak Akkul

   Kardeşimle seyrederken başta "Ya tam bir ukala" diye başlayıp sonra ciddi ciddi seyrettiğimizi farkettik. Yabancı yerleri geziyor ama bir de 'Çok Gezenti Bizim Ora' versiyonu var. Onda da adından anlaşıldığı üzere Türkiye'deki yerleri geziyor Burak ve Eşi.
   Programın güzel yanı 'Bakın şuna şu kadar verdik, burayı şimdiye kadar gezmediğimize pişman olduk' gibi mesafe koymadan davranan bir insanın sunuyor olması. Yani varsayın ki ukala ama esprili bir arkadaşınız geziyor size de çekimleri yollamış. Kötü yanıysa bu arkadaşın bazen samimiyeti aşıp 'Amaan buraya gelmeseniz de olur' anlamına gelen kafa karıştırıcı şeyler söylemesi. Seyrettikçe tarzına alışıp akışa kapılıyorsunuz.



   Bu programlarda en güzel şey sakinlik. Koşturma yok, adrenalin yok. Küçük bir merak. Geçmişe gidip birazcık tarihsel dedikodu öğrenebiliyorsunuz ya da bir manzarada kamera hafifçe dolaşırken gerçekten ordaymış gibi hissedebiliyorsunuz. Gezmeyi seven herkesin şans vermesi gerekiyor..

Yorumlar