İş Hayatına Atıldıktan Sonra Farkedilenler Farkettiklerimiz

    Her sabah 'vizeler bitsin bir uyucam bir uyucam' diye sızlanarak uyananlara, her sabah otobüs beklerken 'arabam olsun bitsin bu çileler' diye hayaller kuranlara, 'tatil gelsin yerimden kalkmayacağım' diyip tatilde fink fink gezenlere selam olsun :)

  Geçen gün güzelliğimize güzellik katacağını iddia eden ürünler satan bir mağazadaydım. Alacağım ürünü 'bununla beraber x'i de alırsanız ...' reklamlarını es geçip aldım. Kasa başında 4 satış elemanı vardı. İşlemim sürerken izin konusu tartıştıklarını duydum. İkisi kafa kafaya vermiş. Yalnız o haftasonu ben izin kullacağım bilmiyor muymuş bunu diye üçüncü ve işe daha geç başladığı belli olanı çekiştiriyordu. Bu sırada yüzünde de tıslar gibi bir ifade...
   O an işte dedim, iş dünyası.. Hiçbir yerde değişmiyor. Sonra kafamda bütün benzerlikleriyle farkettiğim şeyler toplandı. İşte bazıları : 

*Hayaller NASA Hayatlar Survivor
   Hepimiz üniversiteden sonra ya da iş hayatına atılmaya hazırlanırken geleceğe dair harika hayaller kurarız.. İyi bir iş, eğlenceli iş arkadaşları, anlayışlı patronlar, güzel maaşlar ve yoksul öğrencilik hayatından kurtuluş. Artık istediğimiz her şey olacaktır. Zaten ömrümüz boyunca buna hazırlanmadık mı? İyi bir liseye git kafan rahat olacak, iyi bir üniversiteye kapağı at tamam, iyi bir meslek…sonra?
Oysaki iş hayatı tam anlamıyla survivor.. İş arkadaşları denilen kişiler tamamen yırtıcı grubundan oluşuyor. En masum görüneni bile beklenmedik anda sizi düşürebilir.  Gücü yeten yetene…Hele de iş arkadaşlarınız sizden yaşça büyükse..

*Yıllar Geçtikçe Kendinizi Korumaya Çalışırken Siz de Bir Yırtıcıya Dönüşürsünüz
    Bu kadar kişi arasında masum kedicik şeklinde başladığınız, herkese gülücükler dağıttığınız o günler geçer ve herkese birazcık şüpheyle bakmaya başlarsınız. Artık siz de kendi fırsatlarını kollayan, izin günleri için önceliği kendisi olan o yırtıcılardan birisinizdir. 

*Sizden Sonra Gelen Varsa Eskilere Dahilsinizdir
    İşe başladığınız yerde son gelen sizseniz, yeni gelen diye anılırsınız. Tecrübeli veya  çalışma hayatına yeni başlamış olun; son geldiyseniz hissedilen hep budur.  Oraya ait kuralları, neyin kime ait olduğunu hatta tuvaletin yerini bile birilerine sorma ihtiyacı duyarsınız. Ancak bir hafta sonra sizden başka biri gelirse, yıllardır oradaymış da oranın müdavimiymişsiniz  gibi hissedebilirsiniz.Kendinizi  'Aa bak o şöyle yapılıyor ya.. Burda böyle ben de sonradan geldim ama kaptım.Sen de alışırsın' gibi artistik cümleler savururken bulabilirsiniz.

*Hep Şikayet Ettiğiniz Öğrencilik Hayatı Meğer Mükemmelmiş
    O serkeş hayat, sorumsuz günler, tek derdin arkadaşlık,kız erkek ilişkileri ve not kovalama olduğu o yıllara resimlerde baktıkça sadece ‘Vay be..’ denir. Çünkü artık sorumluluklar vardır. Kardeşlerinizin şikayetlerine ‘Şükret, bu günleri özleyeceksin’ demeye başladıysanız; geçmiş olsun iş hayatının monotonluk akımına kapıldınız demektir.

*Monotonluk Akımı Derken Cidden Akıp Gidiyor ve Peşinde Sürüklüyor
Çalışma saatleriniz ne olursa olsun, hergün aynı saatte kalkıp, aynı yoldan aynı iş yerine gitmek, aynı insanları görmek gibi bir rutin oluşuyor hayatınızda. Yaptığınız en büyük kaçamak ‘Bugün 10 dk daha uyuyayım, kahvaltıyı metroda hallederim’ oluyor.

Benim farkettiğim maddeler bunlar. Varsa sizin de farkettikleriniz, sizi şöyle yoruma alalım :) ↓↓↓


Yorumlar

  1. Ben öğrencilik hayatından hiç şikayet etmem valla. İş hayatının bu yırtıcılığı hiç bana göre değil. İlerde ne yapacağım bilmem.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım birgün hepimiz bu durumları illa yaşıyoruz :)

      Sil
  2. Çok keyif aldığımbir blog yazısı olmuş :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Klavyeye değen parmaklarınıza sağlık :)