Melis doğalı 14 gün oldu. Ve bu 14 gün benim hafızamda "kayıp günler" olarak yer buldu ya da bir ara bulacak sanırım. Çünkü şu ara Burhan'ın deyimiyle "BEN ASLINDA YOĞUM!"
Sabah gerginlik devam etti. Ve öğleden sonra korkuyla yüzleştim. Kesinlikle o an "biz kadınlar manyağız" diye düşündüğümü hatırlıyorum. Sonrasında beni odaya aldılar. Melis benden önce gelmişti. Allah'ımm kedi yavrusu gibi gözlerini bile açamıyordu. Ve hayatımın yeni kaygısı başladı: "Bu küçük varlığı hayatta tutmalıyım."
Hamilelik ve doğum iki ayrı kesit. Sanki iki farklı insanız. Sanki o 9 ay hiç yaşanmamış.
Sonra yavaş yavaş değişimler başladı. Önce hamilelik döneminde ipeğe dönüşen saçlarımın keçeye dönüştüğüne şahit oldum. Bir anda.
İlk günler Melis sürekli uyurken ben yeniliğin verdiği mutlulukla cıvıl cıvılken yavaş yavaş moralim düştü. Şu son günler genelde "Yok ben yapamıyorum, bu çocuğu anlamıyorum. Bende annelik içgüdüsü oluşmamış." diye oturup ağlıyorum mesela. Kendime gelince de "Ne saçmaladım ben böyle" diyorum.
Evde benim ailem, eşimin ailesi vs derken mülteci kampına döndük. İki tarafın da uzakta olmasının böyle bir negatif yönü var. Güzel olan şey benden tek beklenenin bebeğime bakmam olması. Kötü yanıysa her an birinin odaya gelip "emdi mi uyudu mu" diye darlaması.
En kötüsü ise dünyadan koptum. Zaman diye bir şey yok. Günlerden neymiş, saat kaç olmuş, gündüz mü gece miymiş bilmiyorum. Bir olaydan bahsederken hep 2 gün önceymiş gibi geliyor ama aslında aradan günler geçmiş oluyor :D
Diğer bir şeyse herşeyi unutuyorum. Bir kelimeyi, yeri ve kişiyi anlatmaya çalışmak eziyet gibi. Hamilelik döneminde online katıldığım bir seminerde bu durumu şu şekilde açıklıyorlardı : Annenin bu dönemde beyindeki hareket, organizasyon ve dikkatten sorumlu olarak bilinen gri hücreleri jöleleşiyormuş. Bu da dikkat dağınıklığına sebep oluyormuş. Bu jöleleşmedeki amaç annenin tamamen çocuğuna odaklanmasını sağlamakmış.
Lohusalık; kesinlikle yaşamayanın küçümseyeceği ve sadece yaşayanın anlayacağı bir olgu. Daha sağlam ve mutlu geçer diye umut ediyorum :)
Melis ise günden güne değişiyor. 2 gün önce ışıkta gözlerini açabilmeye başladı mesela. Böyle küçük gelişmeler mutlu eden nadir şeyler...
Lohusalık sözlükte "doğumdan sonraki 7 veya 40 günlük dönem" diye tanımlanıyor. Ne hormon değişimleri, ne ağlamalar ne de korkular var. İnsanların abarttığını düşündüğüm bu olguyu gerçekten yaşayan bilirmiş.
Tebrik ederim, Allah anneli babalı büyütsün :)
YanıtlaSilSiz kendinize ve bebeğinize dikkat edin gerisi boş :) Kulak asmayın kimseye, kocakarı hurafelerine de inanmayın :)
Teşekkür ederiim.. Tavsiyeleriniz doğru gerçekten o anlamda sınırları iyi çizmek gerekiyor :)
SilGeçmiş olsun ve Allah sağlık versin. öyle iyi anlıyorum ki seni, yaşadıklarım daha
YanıtlaSildün gibi aklımda. lohusa bunalımına girip hiç çıkamamıştım. üstelik çocuk
gelişimi okuyup kendimi yetersiz görmemden dolayı çok vicdan azabı çektim. bir de kızım
uykusuz, devamlı ağlayan bir bebekti. ruh sağlığım
iyice bozulmuş, tansiyonum 17 de gezdim kaç ay. emzirdiğimden ilaçta kullanamamıştım.
Allahım ne günlerdi. yani sen yalnızca bunları yaşamıyorsun. bazı
insanlar böyle geçiriyor. ara ara gelip yazı yaz, içini dök
bu iyi gelecektir.
Hadi yaa seninki de baya zor geçmiş.. İnsan ister okuduğu bölümden olsun ister kendinden aşırı beklentisine olsun, bir şekilde yetersiz hissediyor galiba.. Tavsiyen için teşekkür ederim :)
Sil